Oyuk Dünya Teorisi ve Antik Medeniyet Agarta Krallığı - Adolf Hitler'in ...

YERALTI KRALLIĞI AGARTA “Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.” Albert EINSTEIN Bugünkü konumuz türk mitolojisi dahil birçok mitolojide bahsi geçen agarta medeniyeti ve oyuk dünya teorisinden bahsedeceğiz. Bu teori kayıp dünya ve yer altı dünyası olarakta bilinmektedir. Agarta, asyada sıradağların içinde olduğu iddia edilen yeraltı sakinlerinin ismidir. Agartalılar ve şambalalar olmak üzere iki farklı medeniyet olduğu öne sürülmektedir. Bunlarla alakalı bir çok efsane uygur,göktürk ve hun efsanelerinde gözükmektedir. Hikayelerin birbirine benzemesi oldukça sıradışı ve enteresan bir konudur. Agarta sakinleri iyi olarak bilinirken şambalalar şeytani tarafı temsil etmektedirler. Klasik yin yang ve benzeri iyi ve kötü olarak sembolize edilen hikayelere benziyor. Birazda bakan kişiye göre değişen bir hikayeye dönüşüyor. Agarta büyük bir yeraltı krallığıdır. Mitlerde ağarta ile ilgi bir çok şeyden bahsedilirken, iyi ve kötü dışındaki kötü kısma şambalalar denilir. Bana kalırsa şambala ile ilgili bilgilerin az olmasından kaynaklı agartalıların kötü yöne yönelmiş olanlarına şambala diyebiliriz. Aslında bilgilerde bu yöne itmektedir. Nasıl günümüz insanları iyi ve kötü olabiliyorsa, agartalılarda iyi ve kötü olarak kendi içlerinde ikiye ayrıldığını görüyorum. İdeolojik olarak farklı görüş olarak ikiye ayrıldıklarını söyleyebiliriz. Yeraltı medeniyeti agarta’nın konuşulması ve üzerine teorilerin çıkmasının sebebi aslında çok eskiye dayanmamakta. Sovyet rusya döneminde yapılan bir sondaj o kadar derine inmiştir ki yerin kilometrelerce altına inmişlerdir. Orada ilginç olaylar yaşanıldığı söylenmekte. Hatta o dönemde kaydettikleri ses kayıtları günümüzde onaylanmasa bile herhangi bir şekilde reddedilmemiştir. Bu ses kaydı: cehennemden gelen sesler olarak servis edilmiştir. Agartalıların mu kıtasından bir şekilde göç etmek zorunda kaldıklarını görüyoruz. Göç edenlerin savaşçı kesiminden çok bilim insanı ve rahiplerden oluşmaktadır. Mu kıtası üst düzey medeniyetlerin yaşadığı günümüz teknolojisinden çok daha ileri seviyede olduğu söylenmekteydi. Mu kıtasında  Çıkan nükleer bir savaş sonrası kıtanın bilgeleri yer altına bir şekilde medeniyet inşa etmişlerdir. Kadim ırk mensubu oldukları için, mu kıtasında oluşan felaket yüzey insanları için olumsuz koşullar oluşturduğu için yer altında bir medeniyet oluşturmak zorunda kaldılar. O kadar derine gittiler ki belli noktadan sonra içerisinde kendi atmosferi olan bir noktaya ulaştılar. Bunu agarta ve şambala olarak anlatırlar ama şambalanın doğuşu bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Kökeninde kadim ırk oldukları için bilgelik seviyeleri bizlerden çok daha üstündür. Görüntüleri normal insan gibidir. Yaşlanma süreleri çok daha yavaş ve ömürlerinin çoğunda yetişkin genç formları ile yaşamaktadırlar. Yeraltı ve yer üstü nimetlerinden faydalanmaktadırlar. Güneş doğumu ve batımı vardır.  Hatta farklı yöntemlerle güneşten bizden daha fazla yararlandıkları söylenmekte.  Et kesinlikle tükenmemektedirler. Bu durum eski geleneklerde ruhani boyut farklarını ortadan kaldırmak için kullanılırdı. Dünya canlıları olarak bizlerden farklı olarak dünya dışı yaşamlarla iletişim halindeler. Yönetimleri bir takım bilge tarafından yapılmaktadır. Bunlara Üstat meclisi gibi isimler ile tanınmaktadırlar. İnsanlık tarihini en ince ayrıntısına kadar bilmektedirler. Bazı konularda uyarıcı gönderdikleri söylenilmekte. Hatta ufoların uzay değilde yeraltında yaşayan ağarta krallığından geldiği söylenmekte. Agarta krallığı ile tarihe etki etmiş birçok isim bulunmaktadır. Binlerce yıllık Kayıp Dünya teorisini doğrulayan tek isim, 1947 yılında yaptığı Kuzey Kutbu seyahatinde burayı gördüğünü iddia eden Amiral Richard Byrd oldu. Yaşadıklarını da günlüğüne detaylı bir şekilde kaydetti. Amiral Byrd 19 Şubat 1947 günü Kuzey Kutbu'na bir uçuş yapmak üzere bir telsizci ile birlikte görev aldı. 7000 metre yüksekliğe çıktığında her şey yolundaydı. Ancak karşılaştığı bir türbülans sonucunda 1000 metreye kadar inmeye karar verdi. Hemen altında dümdüz uzanan bir buz alanı vardı. İnanılmaz bir manzara ile karşılaşmıştı. Kar yağıyordu ve gökyüzü kırmızıdan mora kadar tüm renklere bürünmüştü. Kısa bir uçuştan sonra dağlık bir bölgeye geldi. Yarım saat kadar sıra dağlar üzerinde uçtu. 8900 metreye çıkmıştı. Ancak bu dağları tanımlayamıyordu, haritada yer almamışlardı. Sonra birden dağların arasında ve tam ortada akan nehri gördü. Buz ve kar olması gereken yerde yeşil ormanlar göze çarpıyordu. 1870 yılında yine bir Amerikalı, Cyrus Read Teed aynı teoriden yola çıkarak bir örgüt kurdu, bir dergi yayımladı ve çevresinde kendisine inanan binlerce kişi toplamayı başardı. Aradan geçen zaman içinde, yeraltı dünyası görüşü sadece gizemciler ve gizli örgütler değil, politikacılar tarafından da benimsendi. Bunların başında da Adolf Hitler geliyordu.

Yorumlar

Popüler Yayınlar