ANADOLU KAVAĞI ve YOROS KALESİ

Hepimizin bildiği bir yerdir aslında Anadolu Kavağı... Turistler kalesi için(Yoros Kalesi)Türkler genelde İstanbul manzarası karşısın da balık yemeği tercih ederler. İstanbul da yeşillik alan gün geçtikçe azalırken, bu bölge de yeşillik alanlar askeriye'nin koruması altındadır. Anadolu Kavağına gittiğinizde kendinizi adeta adalar gitmişsiniz izlenimine kapılacaksınız.En güzeli de oranın oksijenini içinize çekip, çevre de bulunan çeşmelerden su içebilirsiniz.İstanbul içimde ama hala bozulmamış olan Anadolu Kavağı'nın henüz hala bozulmadan gezmek için hala çok geç kalmış sayılmazsınız.


Buraya gelmiş olduğunuzda ilk gözünüze çarpan şey balık restoranları olacaktır. Deniz ulaşım araçlarını kullanarak gelmişseniz.İskeleden çıktığınızda kendinizi esnafların içerisinde bulacaksınız.Orada her restoranlar da birsi kapının önünde bekler ve dışarıdan müşteri çekmeye çalışır.Genel de ellerinde menü olur ve yabancı dil bilirler.
Eğer otobüsle gelmişseniz balık retoranları'nın dışın da göreceğiniz birde hediyelik eşya satan yerler bulunmakta kolye,yüzük,mum ve çeşitli hatıralık eşyalar gibi sıralayabilirim.





Restoranların bir çoğu balıkları dışarıda sergilemektedir.Müşteriler isterlerse yiyecekleri balıkları kendileri seçebilirler.Tezgahlarının önlerinde koca koca kütükler ve eski taslar görmeniz olası bir durumdur.


ANADOLU KAVAĞI


Hepsinden önemlisi buraya geldiğinizde nereye baksanız doğa nereye baksanız manzara göreceksiniz.Size farklı bir deneyim yaşatacağından eminim.



Anadolu Kavağına gelen turistler genelde Yoros Kalesine ziyaret için gelirler.Bu kalenin bir  diğer ismi de Ceneviz Kalesidir.Kabataşdan ve Sarıyer den vapur kalkmaktadır buraya ulaşım için.

Kale tepe de olduğu için hemen hemen 20-30 dk bir yürüme mesafesi söz konusudur.Kaleye doğru yürüyerek gitmenizi tavsiye ederim biraz yorucu olabilir ama sokaklar ve çevrede göreceğiniz şeyleri incelemeniz için size bir fırsat doğacak.Giderken birçok şeyin dikkatinizi çekeceğinden eminim.


Eski tarzda birçok ev,çeşme hatta bazen bir kapı bile dikkatinizi çekebilir.


Burada lojmanların içerisinden çıkamayan asker aileleri'nin parkta oynayan çocuklarını görüyorsunuz.Kaleye doğru giderken dikkatinizi çekecektir.Çocuklar sanki dış dünyadan koparılmış kendi iç dünyalarında kurulmuş, düzenlenmiş bir yerde yaşıyorlar gibi bir hisse kapıldım...


Her geçtiğimiz sokak, her attığımız adımdan sonra arkanıza dönüm baktığınızda göreceğiniz şey huzur olacaktır.


Yoros Kalesine doğru devam ederken kalenin alt kısmında kalan yerlere restoranlar açılmıştır.Burada kale sayesinde bu şekilde bir ticaret yapılmaktadır.Kaleye çıkan kısa yolların çoğu restoranların önünden geçmektedir.Set halinde dizilmiş olan bu restoranlar görüntü olarak çok hoş bir hava katar.


Bir yandan doğa, bir yandan deniz arkanız da ise kale bulunmaktadır.Bence burada bir akşam yemeği çok güzel olabilir.


Kaleye doğru yaklaştıkça doğa ile iç içe olmaya başlarsınız.İçinize çektiğiniz oksijen bile farklılaşır.Adeta çiftlik yerine girmiş gibi olursunuz.Çevrede ördekler, çitlerin arkasında kümes hayvanları, köpekler ve çok daha fazlasını bu alan da göreceksiniz.



Sonun da kaleye çıktım  ve çevrede bir kaç köpek gördüm.Köpekler çok uysaldı.Su içmek için şişenin kapağını açsanız çevrenizde bitiyorlardı.Bu durum köpeklerin çevreye nasıl alıştıklarının göstergesiydi.Köpeklerin yanından kediler rahatlıkla geçiyor hatta kedi yemek yerken köpek yaklaşmıyordu bile.


Hayvanlardan  en çok dikkatimi çeken bu köpek olmuştu. Yaşını tan olarak kestiremediğim bu köpek orada birçok şeyi görmüş sanki kaleye sahip çıkar gibi bir havası vardı.
Buraya ilk geldiğimde iskelede bir sonraki geldiğim seferde ise kalede gördüm.Arada baya mesafe olmasına rağmen hayvan bölgede bir çok yerde varlığını hissettiriyor.

Kaleye bu şekilde baktığınız da bir taraftan marmara denizini diğer taraftan karadeniz kıyısınız ve 3.köprüyü seyretmeniz mümkündür.




Buraya geldiğiniz de kaleden daha çok manzaradan memnun kalacaksınız çünkü kaleye girmek yasaktır.


Biz gittiğimiz de özel olarak 5 dakikalık demir kapılara açıldı ve fotoğraflama fırsatı bulduk. Temmuz 2010 yılında İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ tarafından yürütülen kazı çalışmalarında yazının başlatıldığı zaman dan bu yana herhangi bir gelişme olmamıştır. Oldukça yavaş gelişen bu süreçte ne restorasyon nede çevrede herhangi bir bakım yapılmıştır.Kazı sebebi ile kalenin içerisine girilememektedir.80 tarihi esere ve bir çok tarihi bulguya rastlanan bu kalede kimbilir 2010 yılı öncesinde ne kadar eser kayıplara karışmıştır...




Beyaz çuval gibi gözüken alanlar kazıda yarım kalan yerlerdir.




Kalenin ana kulelerinden birinin üzerine bilinçsizce yazılan bu yazıları gördüğünüzde sizde anlayacaksınız ki insanların kendi değerlerine sahip çıkmak yerine umursamıyorlar bile. Yüzlerce yıllık bir tarihi yapının üzerine yazıp çizmek normal bir insan işi değildir. Ülkenin bu ve buna benzer bir çok yapıya sahip çıkması gerekmektedir. Belli bir süre sonra bu yapılar daha kötü bir hale girebilir.


Yoros Kalesi ve birçok tarihi yere turist gelmekteyken bu yerlerin tarihi dokusunun daha çok korunması gerekmektedir.Çevresindeki park alanının bile bu kadar bakımsız olması ülkenin tarihi dokularını ne kadar önemsediğini ortaya koymaktadır.Göz önünde olan tarihi yerlerin bakımı çok daha iyi bir şekilde yapılıyorken bu bölgede kalenin hakettiği değeri gördüğünü düşünmemekteyim.

Halka açmak yerine yıllarca çalışma yapılmaksızın kapalı bir kutu şeklinde kalenin belediye tarafından kapatılmasına bir anlam verememekteyiz. Halk böyle güzelliklerden mahrum bırakılamaz...






ALİ TUĞRUL ÖZTÜRK






Yorumlar

  1. Harika biryer bugun gezdik kapali ne yazikki o kopekte hala orda :)

    YanıtlaSil
  2. Harika biryer bugun gezdik kapali ne yazikki o kopekte hala orda :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar